AB2003 - Açış Konuşması
Mustafa Akgül

akgul@bilkent.edu.tr

Sayın Milletvekillerim, Sayın Rektörüm, Değerli konuklar, Değerli Medya temsilcileri, Sayın katılımcılar, Bilişimciler, netdaşlarım. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlarım. Akademik Bilişim’03 Konferansına hoş geldiniz

Bu konferansın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese, özellikle ev sahibi Çukurova Üniversitesi yöneticilerine, Rektör Prof. Dr. Yalçın Kekeç, ve Yerel komite başkanı Prof. Dr. Zeynel Cebeci'ye, BiD Başkanı Sait Kaldırmaz’a, Kütüphane Müdürü Turhan Yılmaz’a, tüm yerel komite üyelerine, sponsorlarıza, bildiri sunan, eğitim semineri veren, panel/çalısma grubuna katkı veren/yöneten herkese, yürütme kurulu adına teşekkür ederim.

Bu konferansta 6 paralel salonda toplam 80 oturumda, 7’si davetli 121 bildiri, 9 panel/çalışma grubu , 12 teknoloji sunumu ve 27 eğitim semineri vardır. AB 2000 ile büyüklük olarak kıyaslarsak 3 katına yakın bir artış sözkonusu. Geçen yıl 4 olan salon sayısını, bu yıl 6’ya çıkartmak zorunda kaldık. Buna rağmen %30 civarında bildiri önerisini reddetmek zorunda kaldık.

Akademik Bilişim konferansları İnternet konferanslarının bir türevi olarak ortaya çıktı. Bu gidişle İnternet Konferansını gölgede bırakacak. Böyle bir konferans fikri epeydir kafamızda vardı, şartların olgunlaşmasını bekliyorduk. Bilişim'97 de "Türkiye nasıl Bilişiyor" ve "Akademik Bilişim" bildirileriyle bu konferansın temelleri atıldı. Kasım 98’de İnternet konferansında ayrı bir konferans fikri olgunlaştı, ve mart 1999 ODTÜ’de yapılan ilk konferansla hayata geçecek ortamı bulabildi.

Akademik Bilişim konferans dizisi üniversitelerde bilişim, bilgi/belge hizmetleri, bilgi teknolojileri ve ilgili alanlarla ilginen herkesi; yöneticisi, teknik adamı, akademisyeni, araştırmacısı, üreticisi ve kullanıcısını biraraya getirip, bilgi ve deneyim paylaşımı, sorunlara çözüm arama ve ortak akıl üretmeyi ve ortak eylemi amaçlamaktadır. Üniversitelerin bilgisayar ağları, yönetim bilişim sistemleri, kütüphane bilgi sistemleri, her kademede bilişim eğitimi, yazılım üretimi, bilgi teknolojileri ve hesaplamanın eğitim ve araştırmada kullanımı bu konferansın ilgi alanındadır. Medikal Bilişim, Tarımsal Bilişim ve giderek diğer sektörel Bilişimler bu konferansın kapsam alanı içindedir. Enformatik bölümleri, bilgisayar bölümleri, bilgi işlem merkezleri ve kütüphane çalışanları bu konferansın doğal katılımcısıdır.

Bu konferansın ilk tasarımında ana ağırlık kısa ve orta vadeli sorunların çözümüne yönelik ortak akıl oluşturmak, politikalar üretmek ve deneyimlerin paylaşımı idi. Davetli bildirileri hep düşündük. Eğitim seminerleri zaten de hep vardı. Özgün bildirilere kapalı olmamakla birlikte, çok fazla yer vermeyi düşünmüyorduk, fakat şu anda bildiriler ağırlık kazanmış durumda. Üniversitelerden yöneticileri ve işleticileri daha büyük oranda konferansa çekmek, ortak sorunları ve çözüm arayışlarına daha fazla vakit ayırmak istiyoruz. Bu yılki konferansta Ulakbim’le ilgili 4 oturum var. Ulaknet’in işleyişi, büyümesi ve ağ üzerinden bilgi ve hizmet üretimi yoğun olarak tartışacağımız konular arasında. Biz bu konferansın ulaknetin üniversitelerle buluşacağı, geri besleme alacağı, akademik ağın bütünüyle masaya yatırılacağı bir platform olmasını arzuluyoruz.

Bu konferans dizisinin bir özelliği ise büyük şehirlerin dışında Anadolu Üniversitelerine taşınmasıdır. Her yıl bir başka şehirde yapmakta kararlıyız. 1999’da ÖDTÜ’de başlıyan bu dizi sırasıyla Süleyman Demirel, Ondokuz Mayıs ve Selçuk Üniversitesinde yapıldı. Bu konferans dizisinin ilgili kentte bir Bilişim Haftası, Bilişim Şenliği olarak kutlanması, kent hatta çevre illerin bir Bilişim Fırtınasıyla sarsılması hayallerimiz arasında. Bilişim Fuarı, kentte geniş kesimlere yönelik etkinlikler, medya da bu konuların tartışıldığı bir haftayı hayal ediyoruz.

Biz İnternet ve temsil ettiği değişimi sanayi devriminden daha köklü bir değişim olarak görüyoruz. Bu değişim insanlığın hayatına büyük bir hızla girdi: yaşamın tüm boyutlarını değiştirmeye başladı. Avrupa Birliği bu konularda geri kaldığını farketti, tüm Avrupayı internet teknolojileri ile iş yapabilir konuma getirmek ve Avrupayı dünyanın en dinamik ve rekabetçi ekonomisi yapmak arzusuyla e-avrupa girişimini Aralık 1999’da başlattı. Türkiye tüm aday ülkelerle birlikte haziran 2001’de e-avrupa+’ya imza attı. E-avrupanın sloganı “her bireyi, evi, iş yerini, okulu, devlet dairesi internete taşımak” tır. 2003 sonunda hayata geçmesi hedeflenen eavrupa+’nın türevi olarak algılanan e-türkiye’yi 2003 şubatı Türkiyesinde somut bir proje olarak dahi görmek mümkün değildir. En az avrupa birliği kadar önemli olan e-türkiye kavramaına sahip çıkılmalı ve gerekli organize girişimler bir an önce başlamalıdır.

Biz, e-türkiye’yi bilgi teknolojilerin başı çektiği bilimsel teknolojik devrimin, entelektüel emeğin kol gücünün önüne geçtiği, özgür düşünen, yaratıcı bireyin en önemli kaynak olduğu, bireyin üretici ve tüketici olarak öne cıktığı, bilim ve bilginin bir üretim faktörü oldugu gelişmelerin ışığında türkiye’yi yeniden yapılandırmak olarak algılıyor. Bu açıdan bakınca da işin henüz çok başında olduğunu görüyoruz.

Bu devrimsel değişime hazırlanmak için kendi içinde tutarlı ve daha sonraki gelişmelere yol açacak asgari eylem planı için şunları öneriyoruz. 1. siyasal sahiplenme, hükümet içinde bu işten sorumlu bir bakan, 2. en az müsteşarlık düzeyinde bir yapılanma. Bütçesi olan, yetenekli eleman çalıştırabilecek esnekligi olan bir yapı. 3. Katılımcı, saydam çalışan mekanizmalar; örneğin teşvikler, internet cafeler, yasal düzenlemeler, standartlar gibi. 4. TBMM’de bilgii teknolojileri grubunun meclisin resmi yapısı içinde bir bilişim komisyonu haline gelmesi. 5. tüm bu unsurları kapsayan, kamu oyu, uzmanlar, STK’lar ve özel sektörün, kullanıcıların katıldığı, en az yılda bir kere gözden geçirme, bilgilendirme, geri beslemeye yönelik mekanizmalar: E-türkiye kurultayı ve Kamunet konferansı gibi.

Üniversitelere bakarsak epey yol alınmasına rağmen hala önemli problemlerin olduğu görülüyor. Bu konferansta bunları epeyce konuşacağız. Meslek yüksek okullarında henüz düzgün internet hizmeti sağlıyamadık. Yüksek öğretimdeki tüm öğrencilere kolay, hızlı internete erişim sağlıyamadık.

Hazırlıksız ve plansızda olsa enformatik bölümlerinin kurulması olumlu idi. Her üniversite ögrencisine bilgisayar kültürü vermek, onu derslerde etkin ve anlamlı kullanma yolunda işin çok başındayız. Bu alandaki eğitimde ciddi kalite problemleri var.

Üniversiteler icin henüz bir ulusal plan olmadığının altını çizmek gerekir. Bu kampus ağlarının kurulması, gerekli öğretim üyesilerinin yetiştirilmesi, öğrencilere verilecek bilişim kültürü, öğrenci ve öğretim üyelerine sağlanacak minimum olanaklar konusunda hedefimiz bile yok. Örnegin her on öğrenciye bir bilgisayar, her öğrenciye labaratuvar erişim olanağı ve e-posta adresi, her öğretim üyesinin masasına bir bilgisayar koyma gibi hedefleri birkaç yıl içerisinde gerçekleştirmek gerekir. Üniversite öncesi eğitimde ise alternatif modelleri hedefleyen pilot projelerimiz bile yok.

Altı çizilmesi gereken önemli bir nokta ise bu konuda oluşmakta olan insan gücü açığını karşılayacak eğitimdir. Bu açığın temel nedenlerinden birisi bu konuda yetişmiş uzman öğretim üyesinin olmamasıdır. Genelde öğretim üyesi olmak icin yetenekli gençleri çekemiyoruz, personel politikaları gözden geçirilmek zorunda. Bu konuda önemli iki süreçten birincisi üniversitelerin yeniden yapılanması, diğeri ise yeniden eğitim ve eğiticinin eğitimidir. Üniversitelerde programlar yeniden gözden geçirilmeli, talep olmayan bölümlerin kontenjanlarını azaltıp, genis bir yelpazede bilgi teknolojilerine yönlendirilmelidir. Bu konuda gerekirse ögretim üyeleri yeniden eğitilmelidir. Piyasada issiz dolaşan lise ve üniversite mezununu bilgi teknolojilerinde eğitmeliyiz. Eğer bugun 70,000 okulu internete bağlayıp, 500,000 kobiyi elektronik iş ortamına taşıyacaksak bundan başka çözüm yoktur. Türkiyenin her düzeyde - teknisyenden doktoralı araştırmacıya kadar - insan gücü açığı vardır ve bunu kapatmak zorundayız..

Bu konferans dizisinin bir parcası eğitim seminerleridir. Bu konferansta Linux, Microsoft, Java, Php ve BSD seminerleri verilmektedir. Linux okullar, kamu ve kobiler için ucuz, güvenilir ve sağlam bir alternatiftir. Açık kaynak kodu işletim sisteminin ve üzerinde çalısan uygulama yazılımlarının ihtiyaçlara göre uyarlanma olanağı sağlamaktadır. Bu ise her düzeydeki okul için çok önemlidir. Linux ve açık kaynak kodu felsefesinin Türkiye için bir diğer önemi ise proğramcı yetiştirmede sunduğu olanaklardır. Meraklı gençlere çok ucuza tüm işletim sistemi ve uygulama geliştirme araçları zengin bir deney ve geliştirme ortamı sağlamaktadır.

Hepinize tekrar tesekkür eder, Konferansın başarılı geçmesini dilerim.