AB2006 - Açış Konuşması
Mustafa Akgül
akgul@bilkent.edu.tr

Sayın Milletvekillerim,Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Hocalarım, Değerli konuklar, Değerli Medya temsilcileri, Sayın katılımcılar, Bilişimciler, netdaşlarım; Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlarım. Akademik Bilişim 2007 Konferansına hoş geldiniz

Bu konferansın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese, özellikle ev sahibi Dumlupınar Üniversitesi yöneticilerine, Rektör Prof. Dr. Güner Önce , ve Yerel komite başkanı Y. Doç. Dr. İsmail Ekincioğlu, ve tüm yerel komite üyelerine, sponsorlarımıza, (HP, Türkom, 3com, Nortel Netaş, Cisco, Türk Telekom, Microsoft, IBM, Sun Microsystems, Sekom, Sistaş, Alto, Lexmark, Yıldızlar Holding, Yıldız Entegre, Metaform, Turcom Teknoloji, Trend Micro), Destekleyen (AMD, Bekdata, Exa, EES , Beyaz Bilgisayar, Canovate, Borland Türkiye, Bilgi.com, T-Kart, RZK, Fortinet, Kütahya Porselen, Güral Porselen), STK?lar (TBD, LKD, INETD, TBV, Turkmia), ve TUBİTAK'a, Kütahya Valiliğine, bildiri sunan, eğitim semineri veren, panel/çalışma grubuna katkı veren/yöneten herkese, yürütme kurulu adına teşekkür ederim.

Bu konferansta 8 paralel salonda toplam 88 oturumda, 220 bildiri, 5 panel/çalışma grubu , 30 teknoloji sunumu ve 13 eğitim semineri, 3 konferans öncesi kurs vardır. Bu konferans oturum ve bildiri, ve firma katılımı açısından en büyük Akademik Bilişim Konferansı olacak.

Akademik Bilişim konferansları İnternet konferanslarının bir türevi olarak ortaya çıktı. İnternet konferansı, Akademik Bilişim ve İnternet Haftası, bizim İnternetin Türkiye?de gelişmesi yönelik sürekli yaptığımız etkinliklerindir. Akademik Bilişim bu 3?lünün en gelişmişidir. Üniversitelere özgü bir İnternet/Bilişim konferansı fikri epeydir kafamızda vardı, şartların olgunlaşmasını bekliyorduk. Kasım 98'de İnternet konferansında Ulakbim oturumunda, böyle bir konferansa üniversite camiasının hazır olduğunu tespit ettik, ve Mart 1999 ODTÜ?de yapılan ilk konferansı yaptık.

Akademik Bilişim konferansı sadece bildirilerin sunulduğu bir bilimsel konferans olarak düşünülmedi. Konferans dizisi üniversitelerde bilişim, bilgi/belge hizmetleri, bilgi teknolojileri ve ilgili alanlarla ilgilenen herkesi; yöneticisi, teknik adamı, akademisyeni, araştırmacısı, üreticisi ve kullanıcısını biraraya getirip, bilgi ve deneyim paylaşımı, sorunlara çözüm arama ve ortak akıl üretmeyi ve ortak eylemi amaçlamaktadır. Üniversitelerin bilgisayar ağları, yönetim bilişim sistemleri, kütüphane bilgi sistemleri, her kademede bilişim eğitimi, yazılım üretimi, bilgi teknolojileri ve hesaplamanın eğitim ve araştırmada kullanımı bu konferansın ilgi alanındadır. Medikal Bilişim, Tarımsal Bilişim, İnşaat Bilişimi ve giderek diğer sektörel Bilişimler bu konferansın kapsam alanı içindedir. Enformatik bölümleri, bilgisayar bölümleri, bilgi işlem merkezleri ve kütüphane çalışanları bu konferansın doğal katılımcısıdır.

Bir konferans özünde katılanların bilgi, deneyim ve fikirlerinin, bir başka deyişle beyinlerini paylaştıkları ortamdır. Fikirlerin serbestçe sergilendiği, niye ne nasılların sorgulandığı, herkesin eşit olarak tartışmaya katılabildiği, konuşmacıyı sorguladığı bir ortamdır. Anlatanında, dinleyeninde bir şeyler öğrendiği, ve öğrettiği bir öğrenme ortamıdır. Sadece bildiri salonların değil, kokteyl , yemek ve kahve aralarında bu konferansın fikir değişimi ortamı olduğunu hatırlatmak isteriz. Tüm katılımcıları, 3 gün burada olmaya, konuşmacıları dinlemeye, soru sormaya, kendi düşüncelerini ve önerilerini paylaşmaya çağırıyoruz. Çünkü bilim ve toplum ancak böyle gelişir.

Bu konferansın ilk tasarımında ana ağırlık kısa ve orta vadeli sorunların çözümüne yönelik ortak akıl oluşturmak, politikalar üretmek ve deneyimlerin paylaşımı idi. Davetli bildirileri ve eğitim seminerleri hep vardı. Özgün bildirilere kapalı olmamakla birlikte, çok fazla yer vermeyi düşünmüyorduk, fakat şu anda bildiriler ağırlık kazanmış durumda. Bu konuda var olan taleb kendi mecrasını yarattı. Üniversitelerden yöneticileri ve işleticileri daha büyük oranda konferansa çekmek, ortak sorunlara ve çözüm arayışlarına ve ileriye yönelik planlara daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Konferans öncesi yoğun seminer ve kursları geliştirmek istiyoruz. Yıl içinde başka yoğun seminerler yapabilmek güzel olurdu.

Bu konferansta her gün bir davetli bildiri oturumu var. Her gün 1 teknik, bir de ulusal politikalar konuşacak bir konuğumuz var. Ulusal Bilişim Politikası konusunda Uşak Milletvekili Osman Çoşkunoğlu, Ulakbim Müdür Yrd. Serkan Orcan, ve TÜBİDER Başkanı İbrahim Durak konuşacak. Teknik boyutta, IBM'den Patric Deniau, Boğaziçi Üniversitesiden M. Ufuk Çağlayan, ve ODTÜ?den Attila Özgit konuşacak. Bu sene ilk defa İnşaat Bilişimi Paneli ve Forumu yapıyoruz. Bilişim Ansiklepodisi ve Tıp Bilişimi konusunda panellerimiz var. Ağ yönetimi ve Ağ güvenliği konsunda 2 davetli oturumumuz var.

Bu konferans dizisinin bir özelliği ise büyük şehirlerin dışında Anadolu Üniversitelerine taşınmasıdır. Her yıl bir başka Anadolu şehrinde yapmakta kararlıyız. 1999?da ODTÜ?de başlayan bu dizi; sırasıyla Süleyman Demirel, Ondokuz Mayıs, Selçuk, Çukurova, Karadeniz Teknik, Gaziantep ve Pamukkale Üniversitesinde yapıldı. Bu yılda Dumlupınar Universitesinde, bu güzel, kendine özgü mimarisi olan Kampusta yapmakta mutluyuz.

Bu konferans dizisinin ilgili kentte bir Bilişim Haftası, Bilişim Şenliği olarak kutlanması, kent hatta çevre illerin bir Bilişim Fırtınasıyla sarsılması hayallerimiz arasında. Bunu istediğimiz bir düzeyde henüz yapamıyoruz. Bilişim Fuarı, kentte geniş kesimlere yönelik etkinlikler, medyada bu konuların tartışıldığı bir haftayı hayal ediyoruz.

Biz, İnternet ve temsil ettiği gelişmeyi sanayi devriminden daha köklü bir değişim olarak görüyoruz. Bunu algılamak, ve ülkeyi buna göre konumlamak tabii ki vakit alacaktır. Bu devrimsel değişim doğal olarak sancılı olacaktır. Sanayi devrimi çok sancılı olmuş, milyonları köyden şehirlere zorlamış, toplum çok uzun ve sancılı bir süreçten geçmiştir. Sanayi devrimini başlatanlar, bu değişimin toplumu nereye götürdüğünü tabiiki görememişlerdir. Sanayi devrimi, insanın kol gücünü çoklamış, onu etkin bir şekilde kullanmayı sağlamıştır. Bilişim ve İnternet devrimi ise insanın beyin gücünü çoklamakta, onu etkin kullanmanın araç, ortam ve olanaklarını sağlamaktadır. İnsanın, İnsanlığın ortak birikimi olan Bilim ve Bilgiye erişime, onun üretimi ve paylaşımına olanak sağlamakta, hızlandırmakta ve bunun geniş kitlelere ulaşmasını mümkün kılmaktadır. Bilim ve teknoloji, en önemli katma değer yaratıcısı olmakta, kalkınma ve rekabet yarışının en önemli unsuru olmaktadır. Bilgi bir üretim faktörü olarak kendini kabul ettirmiştir.

Ülkemizde çok sancılı bir 14 yıl geçirdik. Son bir yıl içinde Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı yayınlandı. Bu çok olumlu bir gelişme. Ama, Türkiyede ana sorunlar büyük ölçüde devam ediyor. DPT'de Bilgi Toplumu Dairesin kurulması ve Bilgi Toplumu Stratejinin yayınlanması ve bütçe ayrılmasına rağmen, ülkemizin rotasını Bilgi Toplumuna döndürdüğünü söyleyebilmek mümkün değil.

Avrupa Birliği, E-avrupa projesiyle, tüm Avrupayı internet teknolojileri ile iş yapabilir konuma getirmek ve dünyanın en dinamik ve rekabetçi ekonomisine dönüştürmeyi hedefledi. E-türkiye/e-dönüşümü bilgi teknolojilerinin başı çektiği bilimsel teknolojik devrimin, entelektüel emeğin kol gücünün önüne geçtiği, özgür düşünen, yaratıcı bireyin en önemli kaynak olduğu, bireyin üretici ve tüketici olarak öne çıktığı, bilim ve bilginin bir üretim faktörü olduğu gelişmelerin ışığında, Türkiye'yi yeniden yapılandırmak olarak algılıyoruz. Bu açıdan bakınca da, bazı önemli gelişmeler olmasına rağmen, henüz işin çok başında olduğunu görüyoruz. Ülkemizde İnternet ve Bilişimin farkında olan kesimlerin, "biz interneti biliyoruz ve kullanıyoruz" kanısıyla, internetle ilgili sorunları büyük bir aymazlıkla gündeme getirmekten kaçındığını ve toplumun internetin marjinal sorunlarına odaklandığını tespit etmek zorunda hissediyoruz.

Bilgi Toplu için kendi içinde tutarlı ve daha sonraki gelişmelere yol açacak asgari eylem planı için şunları öneriyoruz. 1. siyasal sahiplenme, hükümet içinde bu işten sorumlu bir bakan, 2. en az müsteşarlık düzeyinde bir yapılanma. Bütçesi olan, yetenekli eleman çalıştırabilecek esnekliği olan bir yapı, 3. Katılımcı, saydam çalışan mekanizmalar; (yönetişim eksikliği) 4. TBMM'de bilişim komisyonu 5. tüm bu unsurları kapsayan, kamuoyu, uzmanlar, STK'lar ve özel sektörün, kullanıcıların katıldığı, en az yılda bir kere gözden geçirme, bilgilendirme, geri beslemeye yönelik mekanizmalar: E-türkiye kurultayı ve Kamunet konferansı gibi.

Türkiye İnterneti, kafası gözü yarıla yarıla da olsa gelişiyor. Anadoluya yayılıyor. Ülkemiz şimdiye kadar interneti büyütmek, önünü açmak için bilinçli bir çaba harcamadı. İnternetin gücü ve cazibesi bu gelişmenin tetikleyicisi oldu. Bilgi Toplumu Stratejisi, sözünde Bilgi Toplumu Kavramı varsa da, özünde konuyu bir verimlik ve yatırım koordinasyonu olarak görüyor. DPT, Bilgi Toplumu Dairesi ve Sayın Şener, İnternetle ilgili tartışmalarda yoklar. Ne onlar kendilerini sorumlu hissediyorlar, ne de toplumun böyle bir beklentisi var. Ulaştırma Bakanı bir miktar kendini sorumlu hissediyor ama Ulaştırma Bakanlığında İnternetle ilgili 5 kişilikte olsa bir birim yok. Bakanlık, kamu, özel sektör ve STK'ların olduğu İnternet Kurulunu 3 yıldır çalıştırmadı, ve yeniden yapılanma amacıyla Kurulu feshetti.

Telekom sektörünün yapısı, konuyu yakından takip etmeyenlerin farkedemediği bir sır: telekom sektörümüz henüz serbest değil ve bunca yıl sonra hala fiili tekel Türk Telekomun kontrolu altında. Telekomünikasyon Kurumu işini yapmıyor/yapamıyor. Kabloda ve bir ölçüde uyduda serbestleşmeden geriye gittik.

Türkiye 2001-2002 de RTÜK yasası sırasında, siyasal iktidarın tepkisi olarak, internet yayıncılığı nedeniyle, interneti basın kanuna tabii tutmaya kalkmıştı. Bu İnterneti hiç anlamamış bir lider kadrosunun, hiç bir katılımcılık olmadan, söz ağzımızdan cıktı şeklinde dayatmasıydı. Yasa psikolojik zararı dışında 1-2 kişinin mahkumiyetine sebeb oldu. Şimdi ise çoçuk pornografisi ve bilişim suçlarını nedeniyle, internet evlerinin kapanması ve ciddi bir sansür denemesi söz konusu. Basın, bilgisizlik ve bilinçsizlikle, bu konuda abartılı yayın yapıyor. Emniyet güçleri tehlikeyi abartıyor. Ulaştırma Bakanlığı durumdan vazife çıkartıyor. Ülkemiz İnterneti geliştirmek için ciddi bir çaba harcamadı; ama marjinal problemlere odaklanmaya herkes hazır. İnternet konusunda Tübitak'ın desteklediği proje, yapılan yüksek lisans ve doktora, açılan ders sayısı çok küçük miktarlarda. Bir yasayla İnternetle ilgili sorunları kökünden çözme arzularına karşı bir kaç hatırlatma yapmak isterim: İnternet çok uluslu bir ortam, ve henüz uluslarası işbirliği ortamları oluşmadı. İnternet teknolojileri kaygan; yani sürekli gelişiyor. İnternet dağıtık, çok sesli, çok katmanlı, uluslarası ve karmaşık. Sadece yasayla sorunları çözmek mümkün değil. Yönetişim ilkeleri ile çok taraflı yapıları kurmak ve çalıştırmak gerekir. Avrupa Birliği uzun dönemdir ırkçılık ve benzeri içeriğe karşı, ve çocuklar için 'Güvenli İnternet' programları yürütüyor. Türkiye bunun dışında kaldı. Bizim İnternet Haftasında kullandığımız slogan: 'İnternet yaşamdır'. Yaşamda olan her şeyin internetde bir yansıması olacaktır. Tabii ki elbirliği ile internete ilişkşn suçların karşısında duracagız, gerekli tedbirleri alacağız. Ama, güvenlik ile özgürlükler arasında dengeye dikkat edecegiz; İnterneti bir fikir ve ifade özgürlüğü ortamı olarak titizlikle korumak zorundayız.

İnternet, sadece toplumun öncü ve güclü kesimlerine değil, öbür uçtaki kesimlerine, güçsüzlüzlere, kelimenin geniş anlamında azınlıklara erişim, söz ve hizmet olanağı sunmaktadır. İnterneti ülkemizi geliştirmek, rekabet gücümüzü artırmak, dünya ile bütünleşmek, ve demokrasimizi geliştirmek için kullanmaya odaklanmalıyız.

İnternetin ortaya çıkardığı, beslediği 2 kavram açık erişim ve açık kaynak. Açık erişim bilim dünyasının kendi ürünlerini bilim dünyası ve toplumla paylaşması ve sinerji yaratma çabasıdır. Bu konuda geçen yıl bir bildirge yayınlamıştık. Bazı gelişmeler bildirilerle anlatılıyor. Açık kaynak kod hareketi, internet sayesinde gelişmiştir ve varlığını sürdürmektedir. Açık kaynak demek, yazılımın incelenebilmesi, değiştirilebilmesi, gereksinime bağlı olarak güçlendirlmesi, basitleştirilmesi, özelleştirilmesi demektir. Ülkeler, açık kaynak kodu bilişim, kalkınma ve bilgi toplumu politikalarının temel yapı taşlarından biri haline getirme yolundalar. Dünya ölçüsünde sayısal bölünmesi ortadan kaldırma konusunda önemli katkı vermesini beklediğimiz 100 dolarlık dizüstü bilgisayarda açık kaynak koda dayanmaktadır.

İlkokuldan, üniversiteye temel bilişim eğitiminin marka ve platformdan bağımsız, temel kavramları öğreten, öğrenciyi alternatif işletim sistemi ve uygulama programları ile tanıştıran bir yapıda olması gerekir. Bir başka deyişle, açık kaynak temelli sistemlerle öğrenciler tanıştırılmalıdır.

Bu konferans dizisinin bir parçası eğitim seminerleridir. Bu konferansta Linux, Microsoft, Web 2.0, yüksek başarım seminerlerinin yanında sponsorlarımızın sunduğu teknoloji seminerleri de verilmektedir. Tüm dünya başta Avrupa Birliği ve Unesco?nun desteği ile açık kaynak kodu önemseme, geliştirme, uyarlama ve kullanma konusunda ciddi çabalar içinde. Ülkeler, kalkınma stratejilerinin bir parçası olarak açık kaynak?ı görmeye başlamışlardır. Ülkeler, kendi ulusal Linux türevlerini geliştiriyorlar. Kamu idareleri, en azından ofis ürünlerinde açık kaynak koda geçerek, ciddi tasarruf yapma arayış ve eğiliminde.

Linux ve açık kaynak kod sistemler, özellikle okullar, kamu ve kobiler için ucuz, güvenli, güvenilir ve sağlam bir alternatiftir. Açık kaynak kodu işletim sisteminin ve üzerinde çalışan uygulama yazılımlarının ihtiyaçlara göre uyarlanma olanağı vardır. Bu ise her düzeydeki okul için çok önemlidir. Linux ve açık kaynak kod yazılımları Türkiye için işletim sistemi ve temel üretkenlik araçlarının lisans ücretlerini tasarruf etmenin çok ötesinde önemlidir. Ülke olarak, bilişim teknolojilerini üretmek zorundayız. Bu ise çok iyi tasarlanmış, uygulama araçlarını kullanılarak yapılamaz. İşin teorisi kavramış, elini kirletmiş, meraklı gençlerle olacaktır. İyi bir bilişimci ve programcının açık kaynak ortamları tanıması, onlarla deney yapması şarttır. Üretilen ürünlerde gittikçe artan bir oranda bilişim ve onun bir parçası olarak yazılım unsurları girmektedir. Bunlarda açık kaynak kod temelli yapmak, önemli bir tasarruf ve giderek rekabet avantajı sağlayacaktır. Açık kaynak kod sistemlerine yatırım, insana yatırımdır.

Bilişim üniversitelerin kendi işleyişleri için hayati önemdedir. Üniversitelerin birincil görevinin, entelektüel liderlik olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda, üniversitelerin topluma önderlik etme, yol gösterme, tetikleme görevleri olduğunu düşünüyoruz. Bu konferans üniversitelerin birbirleriyle ve toplumla etkileşime girmelerine katkıda bulunmayı hedefleyen bir platform olarak düşünülmeli. Biz konferans düzenleyicileri olarak, sizleri bir araya getiriyoruz. Gerisi size kalmış!

Hepinize tekrar teşekkür eder, Konferansın başarılı olmasını dilerim.